Nabi Gürus’un “Evler, Anılar, Bostancı - Hikayeler 1928-1939” ve bir yorum:
Ne kadar önemliydi “Ev”..
Yakın geçmişe kadar, her şey ama her şey “Ev” üzerinde şekillenirdi. İnsanlar hayatlarını “Ev” olgusuna göre sürdürürler ve her şeyin merkezinde “Evler” olurdu. Şimdi, modern yaşamın büyük ve akışkan çemberinde “Ev” imgesi belki o kadar çarpıcı bir önemde değil. Sadece ticari bir meta olması veya varlıklı olmanın kaba-saba gösterişine malzeme olmak, duyguları köreltiyor olmalı. Ancak 1920ler in sonunda, bir çocuğun gözünden İstanbul ve özellikle Bostancı “Evlerinin” etrafında şekillenen bu kitap, sizi biraz hüzünle de olsa, artık nerede ise unutulmuş duygular dünyasında gezdirip, bazen de hafifçe tebessüm ettirecek.
Yazarın naif anlatısı sanki o yoksul ama hoş günlere atıf yapar gibi. Okurken
kendinizi iyi hissedeceksiniz..